Michel Foucault’nun beden kavramı üzerinden Nazım Hikmet Ran’a kısa bir bakış

dc.contributor.authorGliniecki, Ayşegül Uysal
dc.date.accessioned2025-01-06T17:23:08Z
dc.date.available2025-01-06T17:23:08Z
dc.date.issued2022
dc.departmentAdana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
dc.description.abstractBu çalışmada, Fransız filozof ve sosyal teorist Paul Michel Foucault’un yapıtlarında sıkça irdeleyip yeni bir bakış açısı getirdiği iktidar, özne ve beden üçgeni içinde, yine kendi eserleri üzerinden ünlü Türk şair Nazım Hikmet Ran ve onun hayatının bir bölümü, betimleyici analiz yöntemi kullanılarak ele alınacaktır. Oldukça varlıklı ve eğitimli bir aileye doğmuş Nazım Hikmet Ran, yıllar içinde biriktirdiklerini ve sonradan benimsediği biçim ve içerikleri ustaca bir araya getirip harmanlayabilmiştir. Türk dilini de oldukça yetkin ve detaylı kullandığı iddia edilebilen Hikmet’in bu becelerinin fikirlerinden dolayı geri planda kaldığı iddia edilebilmektedir. Benimsediği fikirler yüzünden on beş yıla yakın bir süre hapishanede kalmak zorunda olan Hikmet’in, sınırlandırılmış bedenine dair düşünceleri şiirlerine yansımıştır. İlk yıllardaki şiirlerinde sezilen umutlu hava, yıllar içinde umutsuzluğa dönüşmüştür ancak tanınmış Türk şair, Nazım Hikmet Ran, hiç bir koşulda savunduklarından geri dönmemiştir. Fikirlerinden ötürü hapis yatmayı göze alan Hikmet’in durumu, bu çalışmada Foucault’nun beden-iktidar-özne ilişkisi kapsamında hapishaneler üzerine yazdıklarıyla beraber ele alınacaktır. Beden üzerindeki hâkimiyetin, son bir kaç yüzyılda biçim değiştirdiğini savunan Foucault, bu savı üzerinden modern toplum yapısını ve bu noktada iktidarların rolünü incelemektedir. Hapishane ve hapishanelerde sınırlandırılmış bedenler üzerine görüşlerini belirten Foucault, bu ilişkilere farklı bir noktadan bakarak sorgulayıcı yaklaşsa da, aslında yine bu ilişki döngüsünün de kaçınılmaz olduğunu da savunmaktadır. Betimleyici analiz yönteminden faydalanılarak ilk hapis yıllarında o dönemki eşi Piraye’ye yazdığı şiirlerden bazıları bu çalışmada çalışma nesnesi olarak ele alınakcaktır. Şiirlerinin dizeleri, tonu ve mesajları irdelenirken yıllar içinde şairin hapishaneden çıkma konusunda umutsuzlaştığı şiirlerinde görülebilir duruma gelmiştir. Bedeninin sınırlandırılması ve hapis yatmasının, şairin sanatına da yanısığı söylenebilmektedir. Foucault’nun bahsettiği biçimde sınırlandırılan ve standartlaştırılmaya çalışılan bedenin çektiği ceza, burada şairin ürünleri olan şiirlerinde gözlenebilmektedir. Analiz ve Ekler kısımlarında şairin duygularını dışa vurduğu şiirlerde hapis yatma durumuna bakışının yıllar içinde nasıl değiştiği anlaşılabilmektedir.
dc.identifier.doi10.29000/rumelide.1190373
dc.identifier.endpage1137
dc.identifier.issn2148-7782
dc.identifier.issn2148-9599
dc.identifier.issue30
dc.identifier.startpage1116
dc.identifier.trdizinid1137817
dc.identifier.urihttps://doi.org/10.29000/rumelide.1190373
dc.identifier.urihttps://search.trdizin.gov.tr/tr/yayin/detay/1137817
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.14669/647
dc.indekslendigikaynakTR-Dizin
dc.language.isotr
dc.relation.ispartofRumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi
dc.relation.publicationcategoryMakale - Ulusal Hakemli Dergi - Kurum Öğretim Elemanı
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.snmzKA_20241211
dc.subjectSosyal Çalışma
dc.subjectKriminoloji ve Ceza Bilimi
dc.subjectEdebiyat
dc.subjectFelsefe
dc.subjectEdebi Teori ve Eleştiri
dc.titleMichel Foucault’nun beden kavramı üzerinden Nazım Hikmet Ran’a kısa bir bakış
dc.typeArticle

Dosyalar