GERÇEKLİK PARADOKSU: GERÇEK ULAŞILAMAYACAK BİR YERDE
[ X ]
Tarih
2024
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Bu çalışmada, felsefe tarihi boyunca etkisini hissettiren idea ve doğa arasındaki ayrımın izlerini sürüyorum. Söz konusu ayrıma vurgu yaparak gerçeklik anlayışımızın, paradoksal bir şekilde, doğrudan erişilmesi olanaklı olmayan bir doğası olduğunu göstermeye çalışıyorum. Var olan birçok gerilimin nedeninin, idea ve doğa arasında süregelen ayrım olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz. Daha en baştan, fizik ve metafizik arasındaki fark bu ayrım perspektifinden anlam kazanır. Özel olarak, iç-dış, ben-dünya, özne-nesne, varlık-oluş, zihin-beden gibi ikiliklerin kökeninde idea ve doğa arasındaki ayrım bulunur. Genel olarak bakıldığında, ontolojik açıdan İdealizm-Realizm ve epistemolojik açıdan Rasyonalizm-Empirizm karşıtlığı da bu ayrımdan kaynaklanır. Çoğunlukla, gerçekliğe doğrudan erişilemeyeceği düşünülür. Doğası gereği dolaylı yollardan bilgisine ulaşabileceğimiz ve asla kolay ve doğrudan erişilecek gibi görünmeyen gerçeklik o halde ne kadar gerçeklik olarak adlandırılabilir? Pisagor ve Parmenides ile görünür olan, gerçekliğe doğrudan erişilemeyeceği iddiası, Platon, Descartes ve Kant gibi düşünürler tarafından da kabul edilir. Bugün modern sinirbilim de gerçekliğin (gerçek dünyanın bilgisinin) bir temsil/tasarım (representation) olduğu görüşünü savunur. Gerçekliğin zihinden bağımsız olması, ancak zihin tarafından bilinebileceği sorunludur. Benzer şekilde, gerçekliğe doğrudan erişilememesi, onun üzerinde işlem yapılarak bilinebileceği iddiası da sorunludur. Her iki durum da gerçekliğin kendinde halinden (in-itself) farklı olması varsayımı nedeniyle paradoksal görünmektedir.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Paradoks, doğa, tasarım, gerçeklik, idea
Kaynak
FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi)
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
Sayı
38