In this article, I interpret the perceptions about the Other of the women interlocutors that I interviewed with during a fieldwork in Turkey in 2013 and 2014. In the form of a mystory that combines my personal and professional—including unintended academic tendencies or occasional tensions during conversations—I essentially discuss how some Turkish women tend to gain, measure, compare, and preserve their self-respect and superiority through an analysis of honor killings and othering. This selfpreservation proceeds via patriarchal images and vis-à-vis an Other. I translate this as the presence of,
at least, two others: an Other within the self, and an Other mitigating the differences within the Self. In most cases, the stories resemble a zero-sum game in which one’s dignity necessitates the indecency of an Other. The stories remind us how women should not be regarded solely as victims of patriarchal structure but also as active agents in/of the patriarchal and women-suppressing constructs. Finally, the research techniques and non-mainstream approach of writing such as providing a literature in a nonsterilized structure in this article shows the non-linear and complicated steps of conducting research in social sciences.
Bu makalede, 2013 ve 2014 yıllarında Türkiye’de yapılan alan çalışması sırasında görüşülen kadın
katılımcıların öteki hakkındaki görüşleri yorumlanmaktadır. Mystory formatında kişisel ve akademik
eğilimler veya yer yer gerçekleşen gerilimleri de içerisine alacak şekilde yazılan bu makalede bazı
Türk kadınların nasıl kişisel saygı ve üstünlüklerini bir öteki üzerinden kazandığı, değerlendirdiği ve
koruduğu gibi konular namus cinayetleri üzerinden değerlendirilmektedir. Bu kişisel koruma eğilimi
genelde bir öteki ve erkek-eril yapı içerisinden devam ettirilmekle birlikte makalede bu durum en az
iki ötekinin varlığı şeklinde yorumlanmaktadır: Biz içerisinde bir öteki ve biz içerisindeki farklılıkları
ortadan kaldıran öteki. Makalede geçen örnek hikayeler özellikle kadınların erkek-egemen yapıdan ve
dişiselleştirilmiş toplumsal rollerden sadece zarar görenler değil aynı zamanda bu yapısal durumdan
yer yer bir öteki sayesinden fayda sağlayabilecek rasyonel aktörler hareket edebileceklerini
hatırlatmaktadır. En son olarak, makale steril bilimsel yazım dilinin ötesine geçip Mystory formatını
kullanarak sosyal bilimlerde araştırmanın lineer bir doğrultudan ibaret olmadığını ve hem sosyal
olgunun hem de araştırmacıların insani boyutlarının araştırmadaki etkilerinin tekrardan gözden
geçirilmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır.