Stok, firmaların üretim ve hizmet faaliyetlerine devam edebilmek için depolarında bulundurdukları hammadde, yarı mamul, mamul ya da varlıkları ifade etmektedir. Firma faaliyetlerinin devamlılığı için stok bulundurulması önemli olsa da firma kaynaklarının stoka bağlanması dolayısıyla fırsat kayıplarının yaşanması istenmeyen bir durumdur. Bu durum firmalarda stokların çeşitli parametrelere göre sınıflandırılmasını ve stokların önem seviyesine göre stok kontrol politikalarının oluşturulmasını gerekli kılmaktadır. Bu çalışmada stok sınıflandırmasında ABC ve VED (vital, essential and desirable) analizleri kullanılmıştır. ABC ve VED analiz sonuçlarının entegrasyonunda bulanık mantık karar kurallarından faydalanılarak bulanık ABC-VED yaklaşımı geliştirilmiştir. Bulanık mantık karar kuralları oluşturulurken ABC sınıfında yer alan sınıflar (A, B ve C) da kendi içinde üç kategoriye ayrılarak değerlendirmelerin hassasiyeti arttırılmıştır. Çalışmada geliştirilen yaklaşım metal sektöründe faaliyet gösteren bir firmada uygulanmış ve uygulama sonuçlarına çalışmada yer verilmiştir.
Stock refers to the raw materials, semi-finished products, products or assets they hold in their warehouses in order to continue production and service activities. Although it is important to have stock for the continuity of the company's activities, it is undesirable for companies to lose their opportunities due to the fact that their resources are connected to the stock. This situation necessitates the classification of inventories according to various parameters and establishment of stock control policies according to the importance of stocks in firms. In this study, ABC and VED (vital, essential and desirable) analyzes were used for stock classification. Fuzzy ABC-VED approach was developed by using fuzzy logic decision rules in the integration of ABC and VED analysis results. In establishing fuzzy logic decision rules, classes in classes ABC (A, B and C) are divided into three categories and the sensitivity of the evaluations has been increased. The approach developed in the study was implemented in a company operating in the metal sector and the results of the application were included in the study.